Öykümüz, 20. yüzyılın hemen başında Makedonya’nın Prilepe şehrinde dünyaya gelen iki öksüz erkek kardeşle başlıyor. Babaları Balkan Savaşı’nda esir düşmüş ve annelerini çocuk denecek yaşta kaybetmişler, onları büyüten babaanneleriyle birlikte Türkiye’ye göç etmişler. Burada çeşitli lokantalarda çalışarak mesleklerini geliştirmişler. Makedonya’da sokak satıcılarının yaptığına benzer bir tür ızgara köfteyi geliştirme fırsatı bulmuşlar ve Akhisar’da kendilerine limon sandığından sandalyeleri olan küçük bir dükkân açarak hizmet vermeye başlamışlar.